Bu güzel sayfada, çeşitli kaynaklardan yıllar boyunca toplanan anlamlı ve güzel “18 Mart Çanakkale şiirleri” koleksiyonumuzu hazırladık.
Sayfadaki bu güzel şiirleri facebook, twitter ve whatsapp ile ya da kısa mesaj ile paylaşın.
Çanakkale Zaferi. (18 Mart) Şiiri
Yazar: Naim Yalnız
Bin Dokuz Yüz On Beşte,
On Sekiz Mart Günü’nde
Tattık Çanakkale’de
Muhteşem bir zaferi.
Türk’ün gurur kaynağı,
Tarihin mutlu çağı,
Düşmanlara gözdağı
Çanakkale Zaferi.
İngiliz-Fransız’a,
Ders verdik amansıza;
Unutulmaz mucize
Çanakkale Zaferi.
Şanlı Nusret Gemisi,
Mayınladı denizi;
Güldürdü hepimizi
Çanakkale Zaferi.
İki Yüz Elli Bin Türk,
Şehit verdik,kan döktük;
Tartışılmaz en büyük
Çanakkale Zaferi..
Çanakkale Geçilmez Şiiri
Yazar: Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Gürleyen top sesleri Mehmetçiğin sesidir.
Çanakkale ulusun bütünleştiği yerdir.
Denizde Nusratımız,karada bataryalar,
Hamidiye atışta,birde Mesudiye var.
Düşmana yok verecek bir karış toprağımız,
Anadolu bizimdir dalgalan bayrağımız.
Conkbayırı,Kilitbahir,hele Anafartalar,
Tarih sayfalarına yeni bir destan yazar.
Korkumuz yok,birleşsin gelsin yeni ordular,
Atatürkün izinde yenilmez Mehmetçik var…
Düşmana yok verecek bir karış toprağımız,
Anadolu bizimdir dalgalan bayrağımız.
Çanakkale köpürür düşmana geçit vermez.
Bu toprağın üstüne başka bayrak dikilmez.
Öyle bir zafer ki bu asırlarca silinmez.
Haykırır tüm ulusum ÇANAKKALE GEÇİLMEZ.
Çanakkale Savaşı Şiiri
Yazar: Çanakkale Savaşı
Gülmeyiniz ey düşmanlar,
Çanakkale geçilemez.
Bekler nice kahramanlar,
Çanakkale geçilemez.
Filo, filoya dayansa,
Yerler bomba ile yansa,
Siperler kana boyansa,
Çanakkale geçilemez.
On Sekiz Mart Zaferini,
Herkes tanır Türk erini,
Ölür de vermez yerini,
Çanakkale geçilemez.
Türkün göğsü, Türkün kolu,
İman ile kuvvet dolu,
Aslan yurdu Gelibolu,
Çanakkale geçilemez.
Akan kanlar dönse sele,
Conkbayırı geçmez ele,
Dünya kopup gelse bile,
Çanakkale geçilemez.
Birçok milletin askeri,
Yenilerek kaçtı geri,
Anladılar Türkün yeri
Çanakkale geçilemez.
Çanakkale Çanakkale Şiiri
Yazar: Hüseyin Parlakdemir
18 mart çanakkale şiiri
Bağrında ana kuzusu
Buyumuş alın yazısı
Tarih te şandır mazisi
Çanakkale Çanakkale
Toprağın bir gelse dile
Nice isimsiz bağrında
Şehit yatar otağında
Bağ da bahçede dağında
Çanakkale Çanakkale
Toprağın bir gelse dile
Sel gibi kan akıtılmış
Düşmanlara korku salmış
Ondaddır geçilmez olmuş
Çanakkale Çanakkale
Toprağın bir gelse dile
Seddülbahir Fartaları
Koynun almış şehitleri
Kucaklamış yiğitleri
Çanakkale Çanakkale
Toprağın bir gelse dile
Hüseyin Tarihler şanı
Seyit Onbaşını tanı
Gönüllerin o sultanı
Çanakkale Çanakkale
Toprağın bir gelse dile
Mehmetçik Çanakkalede Şiiri
Yazar: |Kadir Kaya Şiiri
Şahittir boğazın iki yakası,
Cihandan hesabı sordu Mehmetçik.
Sırla dolu,binbir ibret vakası,
Kanıyla,canıyla vardı Mehmetçik.
Gelenler İstanbul düşüyle gezer,
Nusretim,demirkap mayını dizer,
Zırhlı gemileri parçalar,ezer,
Zalimin aczini gördü Mehmetçik.
Toplar,ölüm saçan gülleler atar,
Şehit gençler,koyun koyuna yatar,
Etrafta Cennetin kokusu tüter,
Şehitlik düşüne erdi Mehmetçik.
Allah Allah diyen aşkı dillerde,
Süngü bellerinde,tüfek ellerde,
Can pazarında,can kalır yollarda,
İmanı yürekte kordu Mehmetçik.
Ayağını örten çul ile çaput,
Soğuktan korumaz yamalı kaput,
Mezarı siperi,gerekmez tabut,
Gül bahçesi gibi girdi Mehmetçik.
Onyedi yaşında yedek subaylar,
Hayatın baharı.selvidir boylar,
Bu günü bekledi seneler,aylar,
Sabırla,metanet serdi Mehmetçik.
Bir yudum umutdu yürekte atan,
Anafartalarda sevindi vatan,
İşte ön sezgili,cesur komutan,
Mustafa Kemalim derdi Mehmetçik.
Yarbay Nail,Teğmen Arif coşunca,
Binbaşım Mahmutla,Sabrim koşunca,
Askerimde mangal yürek taşınca,
İşgale geleni kırdı Mehmetçik.
Cesarete simge Hakkı Binbaşı,
Sırada Nazmiyle,Tahsin Yüzbaşı,
İsmi gizli kalmış nice adaşı,
Zulmün çemberini yardı Mehmetcik.
Tefekkürle oldu ruhun bakımı,
Sadakatin kalbe nurlu akımı,
Destan yazdı,Yahya Çavuş takımı,
Savaş alanında sırdı Mehmetçik.
Mangası şehitti,kalmadı asker,
Topun mermisini kaldırmak ister,
Allahım bu gücü Seyitte göster,
Düşmanı denizde vurdu Mehmetçik.
Şahlandı askerim değmesin nazar,
Gerçeği bilenler Almana kızar,
Kadir,bu savaşta zerreyi yazar,
Hepsini anlatmak zordu Mehmetçik.
Çanakkale Zaferi Şiiri
Yazar: Cem Balaman
Akın akın saldırıyordu düşman.
Korkusuzca savunun diyordu Atam.
Geri çekilmek yok bizimdir bu vatan.
Çok şehit verdik toprak altında yatan.
Cesurca savunulmuş, kurtarılmıştı vatan.
Kalmıştı geriye binlerce evlat, yüreği yanan.
Türk askeri, Ata’nın önderliğinde yazılmıştı destan.
Çanakkale Zaferi’dir Türk’ün gücünü dünyaya kanıtlayan.
18 Mart Çanakkale Günü Şiiri
Yazar: Nazır Çiftçi
18 Mart Çanakkale Günü
Memleketin toy düğünü
Bütünlüğü yaratandır
Çanakkale bir destandır.
Yıl; bin dokuz yüz on dörtte
İngiliz, Seddülbahir’i
Fransızlar, Kumkale’yi
Köyleri,Osmaniye’yi
Cayır cayır yakıyorlar.
Yıl bin dokuz yüz on dörtte
Yakıyorlar yıkıyorlar,
Çanakkalemiz yanıyor.
Orman yanar sular yanar,
Divan yanar dağlar yanar,
Balık yanar canlar yanar
On dördünde asker yanar,
Bebekli analar yanar,
Yanar Çanakkale yanar,
Canlar yanar canan yanar,
Yanar Çanakkale yanar!
İtilaf devletlerinin
Hedefi var hedeflerin
Gelir gider gemilerin
Bombaların mermilerin
Sayısı belli değil ki,
Gemileri asker dolu,
Yakılacak ANADOLU!
Yanar Çanakkale yanar.
Nisan’ın yirmi beşinde
Askerimiz düşman peşinde
Silah omzunda ilerler,
İman doludur yürekler.
Kabatepe’de bitendir
Bir ölüp bin dirilendir!
MUSTAFAMIZ emir verir:
ÖLMEYİ EMREDİYORUM!
MUSTAFAMIZ emir verir:
ÖLMEYİ EMREDİYORUM!
Yürüyün ve ilerleyin,
Elde KURANI KERİMLE
İman dolunuz diyorum,
Seddülbahirde dirilin.
Savunun ASLI, KEREM ‘LE
İnanç dolunuz diyorum!
Orhaniye de serpilin.
Türk ordusu Mehmetçiği
Deli lodos gibi eser,
Dalga dalga da kabarır
Tazelenir yürekçiği.
Çanakkale de şahlanır,
İnanç dolar güven dolar,
Dirilir AL BAYRAK olur.
Sene bin dokuz yüz on beş
Mart ayının on sekizi
İngiliz ile Fransız
Kirletirler Akdeniz’i.
Çanakkale; İngiliz’i
Neylesin Fransız’ı!
Tıkanacaktır boğazı.
19.Tümen Komutanımız,
MUSTAFAMIZ emir verir:
ÖLMEYİ EMREDİYORUM!
Elde KURANI KERİMLE,
Göğüs göğse diyorum.
Ceylan yanar canan yanar
Koyu yanar kıyı yanar,
Türk Askeri mertlik oynar.
Kocaçimen Conkbayır’da
Kalpte iman silah elde,
Tozdumandır Çanakkale.
Güç yeter mi KEMALLER’E!
Şehit düşer dirilirler,
276 kilo mermiyi,
Sırtlanır KOC SEYİTLER…
Türkoğlu Türk’tür yiğitler.
Nusret Mayın gemimizse
Aldırmaz dalgaya sise.
Mayınları döşer bir bir
Çarpan gemi parçalanır
İngiliz,Fransız avlanır,
Çanakkale havalanır
Askerimiz bin dirilir,
Gün doğar,BAYRAK dikilir.
Nazır’ım çok canlar sunduk,
Topun koca namlusuna.
Göz dikmişti namusuma,
Elde KURAN, KALPTE İMAN,
Şehit verdik namusuma.
Bir destandır Çanakkale,
O,namazgâhta dirilin
Göz dikmeyin namusuma! .
Çanakkale Destanı Şiiri
Yazar: Gazi Hüseyin KILBAŞ
Çanakkale bir destan hatırdan çıkmayacak,
Hangi gözde yaş vardır, duyup da akmayacak.
Gözü dönmüş düşmana geçit vermez yiğitler,
Vatan için ölmeyi, peygamberim öğütler.
Cennet vatan uğruna, dönmedi giden geri,
Çanakkale, canları, cennete sevkin yeri.
Geçit yoktu haçlıya, ne denizden, karadan,
Mehmedin yardımcısı, Mehmetleri yaradan.
Şahlandı hasta adam kâinat görsün diye,
Hakkıydı bu milletin, zafer denen hediye.
Kanatlandı yiğitler son Nebinin izinde,
Şehadet özlemiyle korku yoktu gözünde.
Bir adı da vahşetti, bu hayâsız seferin,
Batan çelik kaleler muştusuydu zaferin.
İngiliz’le Fransız, Yeni Zelanda, Anzak,
Çanakkale hepsine maşatlık olur ancak.
Cephede ezan sesi yükseldikçe semaya
Gönüller huzur dolar, neşe gelir simaya .
Arzın dört bir yanından koştular akın akın
Namustu söz konusu uzaklar oldu yakın.
Sırasını bekleyen şahâdet büyüsünde,
Gül olup açmak ister Kevser’in kıyısında.
Neydi düşleri acep, neyin peşindeydiler,
Ne ondokuz ne yirmi, on beş yaşındaydılar.
O sarsılmaz imana tarihler elbet şahit,
Onbeşli koç yiğitler, oruçken oldu şehit.
Yamyamlara yem oldu bu körpecik bedenler,
Dolup dolup boşaldı, son olmadı gidenler.
Şavaş ne? Bayram sanki. Ölesiye coştular,
Tekbirler eşliğinde, cennetlere koştular.
İmrenmeli hepsine mezarında taş olsak,
Yarın mahşer gününde yoldaş olsak eş olsak.
Ölüm taçtır onlara, hem de en kutlu sancak,
Ruhları asumanda ebedî parlayacak.
Sadece dağ, taş değil, bulutlar bile kanlı,
Böyle geldik bu güne unutma delikanlı.
Bu tarihi unutmak, zuldür yaşayanlara,
Ecdadından o kutlu kanı taşıyanlara.
Şimdi görev sendedir, savaş devam ediyor,
Gaflet uykusu haram, şehitler “uyan” diyor.
Sular uyusa lâkin uyumaz hiçbir düşman.
Yine tetikte hepsi, eylesek de bin pişman.
Şehitlere özendim, gazi oldum bu yolda.
Şahâdet dualarım hem gönülde hem dilde.
Kınalı kuzulara selam olsun, ant olsun.
Hilâlin gölgesinde canım yurda bent olsun.
Çanakkale bir neslin bitmeyen yeminidir,
İbret dolu mazinin müşahhas zeminidir.
Çanakkale bir destan, destan ötesi destan,
“Türküm” diyen yürekler nasiplensin bu histen.
Dinlesin tüm haçlılar; Türk’e kefen biçilmez,
Anlasın bütün cihan; ÇANAKKALE GEÇİLMEZ.
Çanakkale Destanı Şiiri
Yazar: Faruk Nafiz Çamlıbel
Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer, göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayan,
Gözyaşı boşana boşana gider!
Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri,
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.
Bu yolda herkes bir, ey delikanlı,
Diriler şerefli, ölüler şanlı!
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.
Çanakkale, Çanakkale Şiiri
Yazar: Mustafa Şahin
Güzeldir her bir kent gibi,
Çanakkale, Çanakkale…
Değerlidir altın gibi,
Çanakkale, Çanakkale…
Savaşlarda acı çekti,
Gençleri toprağa ekti,
Dünyada geçilmez, tekti;
Çanakkale, Çanakkale…
Anafarta, Conkbayır’ı,
İnlettiler zarı zarı,
Arşa yükselir efkârı,
Çanakkale, Çanakkale…
Havada mermi uçuşur,
Şehit düşer, can tutuşur;
Düşmanların hep kaçışır,
Çanakkale, Çanakkale…
Emperyalizmin tek amacı,
Sisler sarmış her bir yanı,
Türk’ü sanır hep umacı,
Çanakkale, Çanakkale…
Her zaman düşmanın çoktur,
Kirpiklerin haine oktur,
Tarihte benzerin yoktur,
Çanakkale, Çanakkale…
Kurtuluşun önsözüdür,
İstanbul’un cam gözüdür,
Şahinimin son sözüdür,
Çanakkale, Çanakkale…
Çanakkale de Bir Damla Kan Şiiri
Yazar: Haydar Demoğlu
Kurtuluş savaşının her günü ayrı bir destan,
Bu topraklarda yaşayandı, bu destanı yazan.
İlle de Çanakkale; şehit oldu binlerce can,
Her yıl on sekiz Mart’ta, akar her santiminden kan,
Bu cenktir, dünya tarihinde derin iz bırakan.
*****
Üstü kapandı, altı yara, sızlar halen daha,
Her on sekiz Mart’ta kan kokusu salgılar bura,
Denizi ala bulanır, taşı toprağı kana…
Yol gözleyen ananın, yavuklunun, gözyaşıyla,
Yoğrulmuş bu vatanın her yeri, şehit kanıyla.
*****
Ateş destanı içinde, yaşandı aşk destanı…
Şefika ile Semih; bunlardan birinin adı.
Çanakkale’den sıçradı bir damla şehit kanı,
Şefika’nın kalbinin üstünde asılı kaldı.
Son mektuptaki, son vasiyet bu aşka can kattı.
*****
Sanki son mektubun adı; “bir damla kan” konmuştu.
Bu aşkın hatırı bir gaziye hayat vermişti.
Bu savaşta; yâr aşkı, Hak aşkına karışmıştı,
Mehmetçik Seyit; Hak aşkıyla topa sarılmıştı,
Bu aşk, bu savaşın kaderini değiştirmişti.
*****
Kimi elinde Kur’ân, kimi Allah, Allah diyor…
Kimi şehit olurum diye şahadet çekiyor,
Ensesinde, yanı başında ölüm kol geziyor,
Aldırmaz Mehmetçik; iman, itikatla yürüyor.
Şehit olmak için, korkusuz ölüme koşuyor.
*****
Çanakkale, Çanakkale; koynunda yatırırsın,
Şehit şehittir, o da bir ana kuzusu dersin,
Ceddine yakışanın bu olduğunu bilirsin,
Her milletin şehidine, sen misafirperversin,
Bu dinin özünde hoşgörü fışkırır, bilirsin.
*****
Bu ruh, bu kudret, bu aşk, her şehit cennette başak,
Unutulmuş; ölümün ardında kalmış yaşamak.
Şehitliktir; imanla, şahadetle, Hakka varmak,
Bu ruh halidir; ölümle dans ederek oynamak,
Mehmet’e göre; şehitlik sanki uykuya dalmak.
*****
Bilir misin? Çanakkale tarihi, ne demektir,
Vatan, millet, namus aşkını, Hak aşkı bilmektir.
Ölüme karşı dimdik durarak, göz kırpmamaktır,
Vatan, millet, namusa, kelle koltukta olmaktır.
Ölüme karşı kafa tutup, meydan okumaktır.
*****
Çanakkale, Çanakkale; deniz hava ve kara,
Oku tarihini de gör bu ne biçim bir yara,
Bu üç noktadan düşman var gücüyle hücumda,
Teçhizat, asker zenginliği, güç birliği onda,
Zafer aşkı, inanç, itikat; şan, Türk Ordusunda
*****
Demoğlu der; burası Çanakkale boğazıydı,
Tarih yazan, buranın tarihini kanla yazdı.
Bu coğrafyanın insanı etle kemik gibiydi,
Çanakkale; düşman yüzüne tokat gibi indi.
Konu vatan olunca, el gördü, tek yumruk neydi.
Not: Şiir Noter Onaylıdır…
Çanakkale Geçilmez Çanakkale Destanı Şiiri
Yazar: Dursun Doğan
Çanakkale harbinde, tek parola vatandı
Masmavi olan deniz, al kanlara boyandı
Etten kale ördüler hepsi taze civandı
Muharebe meydanı, sanki döndü mahşere
Çanakkale geçilmez, koştuk büyük zafere
Topraklar dile gelse, ah konuşsa şu taşlar
Nidalarda tekbirler, gökte ağladı kuşlar
Kol bacaklar kopmuştu, yerde vücutsuz başlar
Şahadete ermişti, kan dolmuştu miğfere
Çanakkale geçilmez, koştuk büyük zafere
Anafartalar yandı, artık kalmadı mecal
Akan şehit kanına, göklerde indi hilal
Başka çaremiz yoktu tek çaremiz istiklal
İki yüz eli üç bin, şehit girdi makbere
Çanakkale geçilmez, koştuk büyük zafere
İman gücü göğsünde, koca Seyit onbaşı
Sürdü ağır gülleyi, düşmanın bitti işi
Muzaffer ordumuzun, onurla dikti başı
İnanmış cengaverler, indi yattı sipere
Çanakkale geçilmez, koştuk büyük zafere
Nusrat mayın gemisi, mayın döşedi vurdu
Yedi düvel saldırdı, lakin pes etti durdu
İngilizler şaşkındı, şahlandı bizim ordu
Çünkü büyük bir görev, verilmişti nefere
Çanakkale geçilmez, koştuk büyük zafere
Artık şanlı ordumuz, başarıyı tatmıştı
Düşmanın gemileri, birer birer batmıştı
Anzaklar çaresizdi, Fransızlar bitmişti
Mehmetçiğimin ünü, ulaştı bin bir yere
Çanakkale geçilmez koştuk büyük zafere
Aşık Kevseri derki: kurtardı Yüce Allah
Şefaat kani lütuf, eylesin Resulullah
Artık zafer bizimdi, şükür elhamdülillah
Bir tarih yazılmıştı, tek tek geçti deftere
Çanakkale geçilmez, koştuk büyük zafere
Âşık Kevseri
18 mart Çanakkale ile ilgili şiirler
Çanakkale Şiiri
Yazar: Ruhi Su
İmdi seferberlik ilan olanda
Bir od düştü, cümle cihan ağladı
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Anne ben gidiyorum düşmana karşı
Of, gençliğim eyvah!
Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı, kimimiz evli
Of, gençliğim eyvah!
Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of, gençliğim eyvah!
ÖPTÜM TOPRAĞıNI ÇANAKKALE’ M Şiiri
Yazar: Naime Özeren
“Çanakkale’ nin Çocuk Şehitlerine”
Yıl 1915, yer Çanakkale
Havada kan ve barut kokusu
Yabancı donanmalar denizde
Dönmüştü yarımada mahşer yerine
Toplanmış yedi düvelin leş kargaları
Başlamışlar hasta adamı! ? diri diri didiklemeye
Ferman buyurdu Sultan Mehmet Reşat Han
İrademdir “ Mektebi Sultanilerin 9. sınıflarının üstünün
Cüssece müsait olanları tez, cepheye sevk edile! …
Durum bu kadar mı vahimdi?
Demek tükenmişti babalar, abiler, dayılar, emmiler
Demek iş başa düşmüştü, kuzgun da leşe…
Onlar, birkaç avuç çocuktular asker içinde
Taze fidanlar gibi körpecikti bedenleri
Ellerinde mürekkep lekeleri
Dillerinde kahramanlık türküleri
Yüreklerinde vatan sevgileri
Ve adını sır gibi sakladıkları sevgilileri
Çamaşır iplerinde asılı kaldı okul giysileri…
Bilmezlerdi ki top kaç okka çekerdi?
Acep mermi ne kadar hızla giderdi?
Ya neden ağırlaşırdı omuzda dururken tüfek?
Ve çakırdikenleri delince çarıkları
Taşlar nasıl parçalardı ayakları? …
Bilmezlerdi savaşın ne canlar yuttuğunu
Öldürmenin, ölmekten çok daha zor olduğunu…
Tek şey bilirlerdi Onlar sadece:
Vatanın mukaddes olduğunu…
O yüzden hiç bakmadılar geriye
Okul pikniğine gider gibi
Güle oynaya koştular cepheye,
Öleceklerini bile bile…
İkibinbeşyüz tıbbiyeli can verdi Çanakkale’ de
Dört yıl mezun veremedi Haydarpaşa Darülfünun-u Tıbbiye
Ertesi yıl duvarlarını boyadılar baştanbaşa siyaha
Okul binası bile büründü mateme…
Balıkesir Necati Bey Erkek Muallim Mektebi,
Galatasaray, İzmir ve Konya Liseleri de öyle
İşte yürek parçalayan bir belge aynen şöyleydi:
Balıkesir Mektebi Sultani’sinin Diploma Defteri;
Mektebimiz Harbi Umumi sebebiyle
1915-1916 tedrisat yılında mezun veremedi
Yukarıda adı geçen güzide vatan evlatlarımız
Şahadet diploması ile şereflendirildi…
Bu satırlar birer zehirli ok olup yüreğimi deldi…
Ey bu kutsal topraklara kanından kan, canından can katıp
Vatanlaştıran ÇOCUK ŞEHİTLER! …
Kokunuzu özlemez mi sandınız babalar?
Hasretinize dayanabilir mi analar?
Söyleyin; nasıl kıyarım toprağınızı çiğnemeye?
Nasıl kıyarım söyleyin hele? …
Binlerce selam ve dua sizlere
Öptüm toprağınızı, ÖPTÜM
Yüreğime sığmayan, saygı dolu sevgilerimle…
Mart 2009 İzmir
Çanakkale Feryadı Şiiri
Yazar: Ümit Zafer Bağcı
Buna cephe denir oğul!
Yiğitler dergahıdır
Buna cephe denir oğul!
Bu Çanakkale feryadıdır
Buna cephe denir oğul!
Mehmedin sevdasıdır
Buna cephe denir oğul!
Bu imanın savaşıdır
Anlatırdı amcam bana Çanakkale feryadını
Vatan denir buna oğul taşı kalpte sevdasını
Akardı gözünden yaşlar anlatınca o feryadı
Kükrerdi delicesine kolay kazanmadık vatanı
Bir umut için düştük sonu olmayan sefere
Ne ananın hasreti ne ölümün soğuk yüzü vardı üstümüzde
Vatana sıkılan kurşun kanayan yaraydı içimizde
Biz o kurşunu sahibine ısmarladık oğul
Boğazın hasta adamı düşerde kalkmaz dediler
Hiç düşünmeden bizi tarih sayfasından sildiler
Cephanemiz azdı oğul,yiyeceğimiz az,üşürdü bedenimiz hava çok ayaz
Dostluk vardı orada,mertlik vardı,yüreğini paylaşan yiğitler vardı
Koca çınarlar gibiydik yıkılmadık oğul
Kuranın nuruyla yolumuzu bulduk
Biz Allaha sığındık isyan etmedik
Biz bu vatanı kolay kazanmadık oğul!
Çanakkale Çandan Bir Cennetlik Adam Şiiri
Yazar: Nevzat Bilgiç
Çanakkale deyince, Orda bir kez daha dur! …
Çan ‘ da bildiğin toprak, çinî – seramik olur,
Döküvermiş ortaya, neyi varsa Vatan ‘ a,
Barışta destan yazmış, Efem İbrahim Bodur! …
Çalışan kişiye iş, binlerce yuvaya aş,
Başlattığı eser der; ‘ Yoksullukla bu savaş! ‘
Gel de bir gözünle gör, kanıt gökler, tanık yer,
Elmasa döndürülmüş, dağlardaki kum ve taş…
Beni tanısa olur, tanımasa da olur,
Evreni sarmış ünü, Soylu İbrahim Bodur,
O ki sevecen Halk ‘ a, O ki paylaşım sever,
Bilin ki Yüce Rabbin, Cennetlik Kul ‘ u O ‘ dur.
Sıla Benim Gurbet Benim
(Memleketime Şiirler)
Kitabımdan
Çanakkale Şiiri
Yazar: Çoşkun Arslan
Türk ordusu tek yürek
Düşman tek millet idi
Adeta arz titriyor
Bu nasıl şiddet idi.
Erzak yok esvap yırtık
Dertmi susuzluk açlık
Ayakta yoktu çarık
Ne azim gayret idi
Vatan bayrak ve onur
Ne bilsin Türk ü gavur
Başarı büyük gurur
şahadet cennet idi
Hava barut kokuyor
Dereler kan akıyor
Görev kutsal şartlar zor
Harb hakka hizmet idi
Mayın yiyen gemiler
Batıyor birer birer
Kazanılan bu zafer
Dünyaya ibret idi
Etten duvar örüldü
Düşmanlar hep sürüldü
Mucizeler görüldü
İlahi himmet idi
Azaklar görmüş rüya
Umutlar düştü suya
Hasta adamdık güya
Bu büyük gaflet idi
Ya rab nasıl imtihan
Şaşırdı koca cihan
Geçit yok darboğazdan
kazanan Mehmet idi
Çanakkale 1915 Şiiri
Yazar:
Çanakkale Şehitlerine Şiiri
Yazar: Mehmet Akif Ersoy
BeğenAntolojimYorumlarPaylaşTweetle
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- “bu: bir Avrupalı! “
Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer. (1)
Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da, (2)
Ostralya’yla berâber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’â mı göğsündeki kat kat îman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sis-i İlâhî o metîn istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkîf edemez sun’-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedî serhaddi;
“O benim sun’-i bedî’im, onu çiğnetme” dedi.
Âsım’ın nesli…diyordum ya…nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, (3)
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.
“Bu, taşındır” diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, (4)
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın…Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
(1) İlk baskılarda:…kum gibi, mahşer mi, hakîkat mahşer.
(2) İlk baskılarda:…duruyor karşında,
(3) İlk baskıda: Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
(4) İlk baskılarda: Ebr-i nîsânı açık…
18 mart çanakkale şiirleri,18 mart ile ilgili şiirler,çanakkale ile şiirler,çanakkale ilgili şiirler,çanakkale şehitlerine şiiri,çanakkale ile ilgili şiirler,çanakkale ile ilgili şiir,çanakkale zaferi ile şiir,çanakkale zaferi şiir,çanakkale şiir,çanakkale zaferi ile ilgili şiirler,çanakkale 18 mart şiirleri,çanakkale zaferi şiirleri,
Birçok milletin askeri,
Yenilerek kaçtı geri,
Anladılar Türkün yeri
Çanakkale geçilemez.
Birçok milletin askeri,
Yenilerek kaçtı geri,
Anladılar Türkün yeri
Çanakkale geçilemez.