Bu güzel sayfada, ünü türk yazar Sabahattin Alinin çok sevilen “İçimizdeki Şeytan” kitabından anlamlı sözleri sizler için hazırladık.
Sayfadaki bu güzel kitap sözlerini facebook, twitter ve whatsapp ile ya da kısa mesaj ile paylaşın.
“İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.”
İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali
”Yüksek insan dışına değil, içine kıymet verendir.. ”
Kendim kendime yeterim.
“Herkes ne diyecek? Bu ana kadar herkesten ne gördüm ki… Bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hale sokmaktan başka ne yaptı?”
“Ne diye benim ruhumun ahengini bozdun?”
Bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum.
Unuttum diyemem fakat üzerimde bir tesiri kalmamış.
Sadece bir yalnızlık ihtiyacı..
Ne o? Siz de mi dünyaya aldırış etmeye başladınız?
Oturup saatlerce konuşsak gene bitecek gibi değil…
“İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.”
İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali
İçimizdeki Şeytan sözleri
İnsanların en zayıf tarafları,sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir
Ben sana rehber değil, ancak yoldaş olabilirdim, fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan, birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu.
Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz.
Aynı sayfayı iki defa okuduğu halde neden bahsettiğini anlamamıştı. Düşünceleri mütemadiyen sıyrılıp başka taraflara kaçıyordu.
Bir insanın bütün varlığı ile, karmakarışık ruhu, esrarı çözülmemiş vücudu, arzuları, itiyatları, ihtirasları, hulasa her şeyi ile size teslim olması, size iltihak etmesi ne muazzam bir şeydir!
Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?
Bu yaşıma kadar en iyi zamanlarım, tam manasıyla yalnız kalabildiğim günler olmuştu..
Onunla beni bizim iradelerimizin üstünde bir bağın bağladığına eminim.
Senin gibi bir deliye iyilikten başka hiçbir şey yapmamış olan bir insanı bu kadar yaralamaya nasıl cesaret ettin? Git!..
Fakat içimde kendimden bile sakladığım bir umut var..
“İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum.”
Sana kızgın değilim. sana kızmayacak kadar seni iyi tanıyorum. Sonra seni seviyorum. Bu sevgiyi her gittiğim yere beraber götüreceğim. Hoşça kal…
Haydi, deniz kenarına bir yere gidip dolaşalım. Bugün canım insan yüzü görmek istemiyor; geniş, uçsuz bucaksız bir şeye… ve sana bakmak istiyorum!
İçimde biriken hislerin birdenbire patlayarak beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum.
Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır.
İnsanlar hadiseleri basitleştirmeye, bayağılaştırmaya ne kadar meraklı… Bütün hayallerimi bir aptalca laf berbat ediyor…
Ben daha çok kendi içimde yaşayan bir insanım… Bunun için size nazaran birkaç misli fazla yaşamış sayılırım.
Hayat sahiden yaşanmaya değmeyecek kadar küçüklükler ve bayağılıklarla dolu!..
Günün birinde ya çıldıracağız, ya dünyaya hakim olacağız. Şimdilik bir rakı parası bulmaya çalışalım ve parlak istikbalimizin şerefine birkaç kadeh içelim.
“Niçin uyandım?.. Niçin bana kendimi unutturan uykum sürüp gitmedi?”
Kim bilir… Belki uzak bir günde, büsbütün başka insanlar olarak, tekrar karşılaşır ve belki gülüşerek birbirimize ellerimizi uzatırız…
Unutmayın ki, dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir.
Aşık olmaktan, hakikaten ve deli gibi sevmekten korkuyordu.
“Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için bir tek çare kendi dünyamıza çekilmek ve muhitle, hiç olmazsa manen, alakamızı kesmektir.”
‘Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi..’
Acaba şuanda o ne düşünüyor? Herhalde beni değil… Niçin?.. Onun kafasında bir müddet yaşamak için neleri feda etmem ki?.. Her şeyi…
Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız.
Hayat bir tesadüfler silsilesi imiş, âlâ! Fakat tesadüfün de kendine göre bir mantığı olmalı, değil mi ya?
İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var…
“Yepyeni ve daha manalı bir hayata başlamak istiyorum… İçimdeki bu melun şeytanı boğacağım!” dedi.”
Belki de yeni başlangıç yapmanın vaktidir, yeni bir başlangıç için her şeyi yıkmanın vakti..
Hislerim beni şimdiye kadar asla aldatmamıştır. Müthiş bir şey oldu veya olacak.
İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer… Ne olursa olsun…
İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali
Simyacı sözleri | Paulo Coelho
Sayfa içeriği: içimizdeki şeytan kitabından alıntılar,içimizdeki şeytan kitap alıntıları,içimizdeki şeytan kimin eseri,içimizdeki şeytan kaç sayfa,sabahattin ali içimizdeki şeytan konusu,içimizdeki şeytan alıntı